170 entry daha
  • huzurlu bir film ama 2 saat boyunca sürekli o huzuru hissetmek ve bir adamın günlük hayatını nerdeyse meditatif bir sekilde yaşaması beni boğdu. hayatın hep güzel taraflarını görüp tamamen buna odaklı yaşaması ve bu şekilde yaşarken öfkenin hiç olmayışı, bunu hiç bir şekilde hissedememiz beni yordu aslinda. oysa hayatın içinde her duygu var ve bunlarla daha katlanılabilir bir yer. bu sebeple bir türlü gerçek gelmedi. bir önceki yazarların da dedigi gibi modern bir keşiş hikayesi aslında belki de böyle düşününce aradigim öfke, kızgınlık anlamsiz kalıyor. bilmiyorum çok etkileneceğini düşündüm ama olmadı. güzel bir film sadece. muazzam şarkılar var fimde hepsinin hayatımda bir yeri var. en sevdiğim şeylerden biri oldu filmle alakalı ama insan bazen de rammsteinla öfkesini yaşamalı ya :d bu da huzur verir :d
  • uzun zamandır hasret olduğum gün türüdür, ne filmi yeaaa.
  • sadelikten yana olan film.
    düşündüm de sadelik, ne kadar basit.
    oysa biz insanlar… ne kadar karmaşığız.

    sadece son sahne müziği ve ana karakterin o andan seyirciye yansımaları için dahi izlenir.
    her sabah dinlemelik ve hissetmelik;
    (bkz: https://open.spotify.com/…si=kbwnho3-sqm_2xobaoqxhw)
  • bazı filmler yalnız, karanlık bir odada izlenmeli. bu da onlardan.

    tokyo asmr. huzur veren bir film.

    herkes farklı çıkarımlar yapmış, herkes bir şeyler bulmuş kendisinden hirayamada.

    ben de kendi çıkarımlarımdan bahsedeyim;

    --- spoiler ---

    yeğeninin geldiği kısım léon the professional filmini anımsattı bana.

    küçük bir kız çocuğu geliyor ve yalnız, sessiz bir adamın rutinini bozuyor.

    zaten sadece kadınlar yalnız ve sessiz adamların huzurlarını bozabiliyor ama o ayrı konu.

    filme dönecek olursak; filmin sonunda çıkan komorebi tanımıyla her şey oturdu vay be dedirtti.

    resmen 10 üzerinden 8-9 bir film.

    --- spoiler ---

    bu fimin sessizlik ve sakinliğini sevenler için mandariinid (mandalina bahçesi) filmini de tavsiye edebilirim. o da çok güzel ve huzurlu bir yapım.
  • uzun zamandır bir film karakteri ile bu kadar özdeşlik kurmamıştım. hirayama yani koji yakusho'nun canlandırdığı karakter, tutkusu ile, yaşama sarılması, rutinlerine olan bağı, zevkleri ile kesinlikle beni benden aldı. cannes'da en iyi erkek oyuncu ödülünü almak zaten ancak böyle muhteşem bir oyunculukla olur.
    bir kaç cümle de filmin müzikleri ile ilgili konuşmak gerek bence. her sahneye bu kadar güzel müzik nasıl ayarladınız arkadaş. bu kadar mı "cuk" diye oturur.
    tanım: wim wenders tarafından yönetilen, senaryosu wenders ve takuma takasaki tarafından yazılan 2023 yapımı bir drama film.
  • ilginç bir şekilde herkes ama istisnasız herkes filmin karakterinde kendinden bir şeyler bulmuş. adam işini kusursuz yapan, hayatın her anına olumlu bakmayı bilen , yüzü her daim gülen bir abimiz. yani hiçbir özelliği ile ama asıl işini düzgün kusursuz yapmasıyla türkiye'de asla ve asla bulunmayan bir karakter. herkes nasıl da kendinen bir şeyler bulmuş vallahi pes.
    güzel bir film , bazen biraz sıksa da izlenip gidiyor. herkesin kendinden bir şeyler bulma palavrasına inanmadan izleyin derim.
  • belki de her birimiz hayatımızın kendi rutinindeki mükemmel günlerini yaşıyoruz, bazılarımız farkında, bazılarımız değil. bazılarımız geleceği düşünerek bugünün ne kadar mükemmel olduğunu fark edemiyor, bazılarımızsa geçmişte olup bitenler yüzünden bugününün farkında olamıyor. ama bugünlerdeyiz işte, az'la yetinmek de değil bu, herkesin kendine göre lüks diyebileceği şeyler o kadar değişken ki. benim için sağlıklı olmak çok lüks mesela artık, acı çekmeden nefes alabilmek, hareket edebilmek, bedenindeki herhangi bir sorunun seni kısıtlamaması... bu örnekler çoğaltılabilir.

    boş zaman sahibi olabilmek benim için lüksken, başkaları için sorun olabilir. filmi izlediğimden beri aslında ne kadar mutlu geçirdiğim anları düşünüyorum, sanki bir günlük zamanım uzamış gibi. nefes aldığım, iç geçirdiğim, toprağın ağacın arasında olduğum ya da güzel bir müzik dinlediğim zamanların içi doluyormuş gibi bir his. bu his bu filmle gelmedi elbette, sadece hatırlattı. böyle zamanlarım vardı, böyle zamanlarım da olacak. çünkü olmasını istiyorum, günün, anın, her tatlı detayın farkında olarak yaşamak istiyorum. hayat çok kısa ama içini doldurduğumuz defterler gibi, yaşadığını fark ettikçe araları doluyor, defter kabarıyor.

    her daim mümkün değilse de insanın içindeki neşeyi sahne aralarında, bir oyuncunun gözünün dolmasında, ağaca bakışında bulabildiği filmler, satır aralarından çıkarabildiği kitaplar hep çok değerli.

    iyi ki var bu film.
  • bu filmi hangi ruh hali ile izliyorsanız, sanırım sizde bıraktığı iz o şekilde oluyor.. bu aralar tasavvufa, kişisel gelişime, meditasyona falan sardıysanız size şirin gelecektir. küçük şeylerle mutlu olmaya adapteyseniz, hayatın minik ayrıntıları sizi mutlu ediyorsa bu filmde küçük mutluluklar bulacaksınız muhtemelen..sadeleşmenin önemini kavradıysanız, az insan çok bilgelik diyorsanız, mesafenin önemini anladığınız yaşlardaysanız, parayla mutluluğun gerçekten hiçbir ilişkisinin olmadığını çözdüyseniz; ne kadar güzel işlenmiş bir film deme olasılığınız çok yüksek.. ve fakat şu an hayatınızda sıkışmış hissediyorsanız, günlük rutinleriniz keyif vermekten çok size acı veriyorsa, hergün yapmak zorunda olduklarınız sizi mutsuz ediyorsa; film içinizi sıkabilir.. koji yakusho mükemmel oynamış bence, gözleriyle oynamak bu olsa gerek..
  • spoiler olabilir izlemediysen okuma.

    sevimli başrol oyuncusunun devamlı gülümsediğinden bahsedilmiş.

    gülümser elbet, zira kendisi zengin hayatı bir tarafa bırakıp aydınlanmak için tuvalet temizliğini japonyada yapmakta olup acaip tasarımlara sahip wc lerde zaten temiz olan yerleri temizlemektedir.

    kendisini gerçek nirvana yolunda esenler otogarı tuvaletine bekleriz, bak o gülümseme kalıyor mu,
    nasıl hemen kız kardeş aranıyor beni buradan kurtar diye.

    tatlı su entelektüeli seni.
    bonus olarak yolda dinlemesi için ferdi baba kasedi de vercem bak gel.
  • eve eski model bir radyo alışımın üstünden daha bir hafta geçmeden, tesadüfen izlediğim, bundan sonra ağaçların altından göğe her baktığımda aklıma gelecek olan film.
    abimiz o kadar içten ve güzel gülümsüyor ki, insanın içi ısınıyor.
    istanbul'a gitmiş, acaba gülhane parkına uğramış mıdır?
72 entry daha
hesabın var mı? giriş yap